İÇİMDEKİ ÇOCUK BİLİNCİ
Seni Duyuyorum
İçimdeki çocuk ihtiyaçlarını alabildiyse, evin temeli sağlam demektir.
Eğer, hata olduğunu düşünen, korkan, ürken, sıkılan, konuşamayan, özgür hissedemeyen, yetersiz hisseden, güvende hissetmeyen , hiç sınır bilmemiş, hiç sesi olmamış, bir çocuk varsa içimizde, o bilinç, temeli sağlam olmayan, depreme dayanıksız bir ev gibi bütün hayatımızı etkiliyor. her fırtına da temel sağlam değilse, ev çöküveriyor bizde kendimizi baştan inşa etmek zorunda kalıyoruz..
Çocuk tarafımızın karşılanmamış ihtiyaçlarını ona geri verdiğimizde, bize hediyeler ile geri gelir…
Hepimizin kişiliğimizin iki farklı yönü vardır: Yetişkin ve Çocuk. Bu iki parça birbirine bağlandığında ve birlikte çalıştığında, içinde bir bütünlük duygusu vardır. Bununla birlikte, bu iki parçanın bağlantısı kesildiğinde, yaralı, işlevsiz veya gelişmemiş olduğu için, içinde bir çatışma, boşluk ve yalnızlık hissi oluşur.
İçimizdeki çocuk hakkında net ve olumlu bir anlayışa sahip olmak çok önemlidir. Geleneksel olarak bizim kültürümüzde çocuklar, yetişkinlerden daha az önemli ve daha az bilgili olarak görülmüştür. Çocukken genellikle kendimizi güçsüz olarak deneyimledik, bu nedenle güçsüzlük ve önemsizlik kavramlarını çocuk olmakla özdeşleştiriyoruz. Buna ek olarak, bize sık sık "yaramaz " olduğumuz ve sorunların nedeni olduğumuz söylendiği için çocuk bilincimizi , ruhumuzu baş belası olarak düşünebiliriz. Çocuk olarak gerçekten değerli olmadığımız için, içimizdeki çocuğa değer vermek zor olabilir. Önemini göz ardı edebilir, böylece kendi içimizde sefaletimize neden olan bir kopukluk yaratarak çocukluk dönemimizde yaşadığımız, değersizlik halini, görülmeme, duyulmama, anlaşılamam halini yetişkin dönemlerimizde devam ettirebiliriz.
Çocuğumuzu anlamak ve değer vermek, bütünleşmek yolunda, büyük bir adımdır.